Ovayolu şunları söyledi. “Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı 31 Mayıs 2018 tarihinde MAKS/Mekansal Adres Kayıt
Sistemi’nde değişiklik yaparak Yapı Ruhsatlarındaki
proje müelliflerinin imza bölümlerini kaldırmıştır.
Böylelikle Yapı Ruhsatı alımı aşamasında proje müelliflerinin ilçe
belediyelerine giderek imza atma zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır.
Çok uzun bir süredir
bürokrasiyi azaltma adı altında sürdürülen ancak vatandaşların konforlu,
güvenli, sağlıklı konutları ucuz bir şekilde edinmesini değil, ülkemizde kural
dışı yapılaşmanın önünü açan imar
düzenlemelerine bir yenisi daha eklenmiştir.
Bina üretim süreçlerinde
her türlü mühendislik ve mimarlık çalışmalarını gereksiz gören, yapı güvenliği
ve konforunu müteahhitlerin insafına bırakan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, son
düzenlemeyle proje müelliflerini de yapı üretim
süreçlerinden koparmaya çalışmaktadır.
Belirtmek isteriz ki bu
yeni uygulamayla sahte müellifliğin önü
iyice açılmıştır. Belediyelere teslim edilen projelerdeki
isimlerin gerçek olup olmadığı, Serbest Müşavirlik Mühendislik - SMM Bürosu
sahiplerinin mühendis, mimar olup olmadıklarının tespit
edilmesi bundan sonra imkânsız hale gelecek ve bu konuda sahtecilik
yaygınlaşacaktır.
Bununla birlikte, son
uygulamalarla iyice yerlerde sürünen proje ücretlerinin
ödenmesi de müteahhitlerin insafına bırakılacaktır.
Paralarını alamayan proje müelliflerinin yaşama şansı kalmayacak ve bürolarını kapatmak zorunda
kalacaklardır. Bu durumda tasarım süreçlerindeki son teknolojik gelişmeler ile
çağdaş bilgi ve becerilerin bina yapım süreçlerine aktarılması imkânsız hale
gelecek, projeler bu sorunlu mevzuata uygun ama
vatandaşlara güvenilir konforlu yapı sunmaktan uzak olacaktır.
Kısaca bu durum yapı üretim
süreçlerinde bilimsel zorunlulukların ve mühendislik, mimarlık hizmetlerinin
doğru bir şekilde uygulanmasını tümüyle müteahhitlerin insafına bırakmaktadır.
Burada bilime, tekniğe, standartlara uygun bina ve yapı üretimine özen
gösteren, mühendislik ve mimarlık hizmetini dikkate alan, önemseyen
müteahhitleri de ayrı tutmak gerekir. Ancak mevcut uygulama bilimden uzak,
tekniğe uygun olmayan binaların artmasına neden olacaktır. Bu uygulamanın
sadece mühendis ve mimarlara değil, standartlara uygun bina üretimi yapan
müteahhitlere de zararı olacaktır.
Artık teknoloji çağındayız.
Bürokrasinin azaltılması, süreçlerin kısaltılması, iş yükünün azaltılması
kesinlikle gereklidir. Yeni uygulamada karekod ve barkot numarası uygulaması
doğru bir durumdur. Ancak bunlar yapılırken sahteciliğin önü açılmamalı, proje
ve yapı kalitesinin düşürülmesine izin verilmemelidir. Yeni sistem e-imza ile
desteklenebilir, e-devlet üzerinden farklı bir uygulama getirilebilir. Fakat müellifin
imzası ve bilgisi olmadan yapı ruhsatı verilmesini kesinlikle uygun bulmuyoruz.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nı, kamu yararı olmayan, vatandaşlarımızın güvenli, sağlıklı ve
konforlu yapıları kullanmaktan uzaklaştıracak, sahteciliği yaygınlaştıracak,
meslek etiği ve meslek haklarımıza aykırı bu tür uygulamalardan bir an önce
vazgeçmeye davet ediyor ve mühendislik-mimarlık
mesleklerinin bilimsel birikimlerini yapı üretim süreçlerine aktarmayı
sağlayacak şekilde mevzuat düzenlenmesi talep ve ısrarımızı kamuoyuyla
paylaşıyoruz.”